Özgürce Bir Yaklaşım

Dilim Sert, Gönlüm Mert!

~Rüyamdaydı Şairler Sultanı~

Posted by Free Stand 08 Haziran 2007


İnternette dolaşırken bir yarışma gözüme çarptı. Necip Fazıl Kısakürek hakkında bir şiir veya düzyazı şeklinde yazı hazırlayıp yarışmaya katılıyordu insanlar. Bende merakla sonucu beklemeye başladım. Geçen gün baktığımda “Dervish” nickini kullanan www.n-f-k.com site üyesinin yazısı birinci seçilmiş. O güzel eseri öncelikle okumanızı istiyorum. Yazının en altında eleştrilerimi yazacağım o yazı hakkında.

 

**************************************************************** 
****************************************************************
  

Rüyamdaydı Şairler Sultanı

Her zaman bahseder dururuz; nerede o eski bayramlar, o eski … ler-lar. Haksız mıyız peki ? NFK gibi bir üstadı, dostu, fikir babasını… anladıktan sonra günümüzdekileri gördüğümüzde “ nerede o eskiler…” cümlesini söylediğimizde haksız mıyız ?

Hepiniz bilirsiniz: Bir şiirdeki her mısra, her kelime; binlerce olguyu, binlerce düşünceyi anlatmalıdır, insanı alıp derin düşüncelere daldırmalıdır, bizi uzaklara götürmelidir ki şiir olsun. NFK dan bir örnek alalım da ne demek istediğimi somutlaştıralım:

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

Biri benim, biri de serseri kaldırımlar… Ne söylenebilir ki 🙂 ? Şiiri hepiniz bilirsiniz, üstteki mısrayı alarak anımsatmışımdır umarım “Kaldırımlar” şiirinin tamamını sizlere.

Gönül istemez mi tv yi açtığında, radyoyu dinlediğinde, candan, yürekten, heyecanlı ama bir o kadarda etkili bir şekilde şiirlerini dinleyicilerinin beğenisine sunan bir şairin şiirlerini kendi sesinden hissetmeyi ? Gönül istemez mi o ustaların ustaca yorumlarında kendini hissederken çileye batıp çıkmayı ?

NFK günlerden birinde ulusal bir tv kanalına konuktur. Kısa bir sohbetten sonra başlıyor Sakarya Türküsü’nü söylemeye Üstad:

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

O andaki ruh halimi düşünüyorum. Dervish o anda olur bir su, yatağında akmaya başlar kıvrım kıvrım… Dalar derinlere, gider kendisinin bile bilmediği yerlere. Bir bakar ki Sakarya’dadır, bir de görür kendini Büyük Doğu’da. O an hisseder yoldaşlarını yanında, yol onun, yoldaşları onun, gerisi hep angarya!

Gezdiği yollarda toz olur, vurur sazın tellerine, sazdır sözdür dervish o anda, belkide yazar çizer, incecik bir yolda ilerler. Su gibi akıp geçmiştir zaman, NFK söylemiştir söyleyeceğini.

Mevzu olmuştur Osmanlı bir an. Malum, Osmanlı’dan nefret eden torunları vardır artık bu ülkede. Bu mevzuya girilmese sohbet yarım kalır. Nede olsa büyük fikir babasıdır NFK. O’nu dinleyenler bu konu hakkında da bir çift söz söylemesini bekler. NFK sille misali bir cümle sarf eder o anda; “Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür!”

Onu o anda izleyen yüz binler, ayakta alkışlamaya başlar NFK’yı. Sunucu bile kendini zor tutmaktadır o büyük insanın boynuna sarılmamak için.

Sohbete devam ederler. NFK, gönülleri coşturur, körpe beyinlere su olur, paslanmış gönüllerin eşi bulunmaz ilacı olmuştur. Ve her başlangıcın bir bitişi olduğunu anlatmaya çalışır Sunucu titrek sesiyle. Son sözünü duymak ister insanlar NFK’nın; “Fikirde, sanatta, anlayışta, anlatışta, buluşta, tutuşta, dağıtışta, toplayışta ve nihayet yaşanmaya değer hayatın ölçülerini billûrlaştırma işinde dünyanın en büyük adamı olmak isterdim; nefsim için değil de, sırf O’nun ümmetinden en hakîr ferde düşen liyakat payını ve üstünlük derecesini göstermek için… “

Bu son kelimeleri ile yeni bir tokat daha yapıştırır Bütün Müslümanların suratına. Dervish’in yüzü kızarır, tv ye bakmaya cesaret edemez, donup kalmıştır milyonlar, gibi. O’nun ümmetinin bir parçası olduğunu bilir ve ümmetin bir parçası olduğu halde kendi payına düşen görevlerini yerine getirmediği için kendini paralar. Bir müddet afallamadan sonra kendine gelir ve uyanır ki çok güzel bir rüya görmüştür Dervish.

Güzel bir rüya.

**************************************************************** 
****************************************************************
  

Yarışma hakkında daha detaylı bilgi istiyenler şu linke tıklasınlar: http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?showtopic=2431&st=0 mevzu bahis yazı ikinci sayfada altlara doğrudur.

Gelelim yazının değerlendirilmesine.

1) Bu tür yazılarda isim kısaltmaları kullanılmamalıdır.  İkide bir nfk nfk demişssin. Olmaz böyle güzel kardeşim.

2) Smile asla kullanılmamalıdır. Yazının ciddiyetini bozar.

3) İnternette kullanılan nickler asla kullanılmamalıdır. Ne o yazıda “dervish” filan. Ahmet de mehmet de kardeşim.

4) Necip üstad bir gün televizyona çıktı gibisinden birşeyler yazmışssın. Yazıyı okurken çok hoşuma gitti orası. Ama son kısmında Rüya olduğunu söylemişssin. Tamam güzel de, başta belli edecektin bir rüya olduğunu. Ama güzel bir sürpriz olmuş. Aslında belkide böyle yapman iyi olmuştur. Bunu pek eleştiremem.

5) Yazının girişi sanki başka birşeyi anlatacakmış gibi görünüyor. Bağ kurulamamış tam olarak.

Ve birkaç ufak tefek eksiklik daha görüyorum.

Ama bütün bunlara rağmen, insanı alıp bir yerlere götüren bir yazı yazmışssın Dervish kardeşim. Gerçekten tebrik etmek gerekiyor. 10 üzerinden 7 verdim. Eleştrilerimdeki ilk üç maddeyi yapmasaydın 10 üzerinden 9 u hak edecektin. Eğer o hataları yapmasaydın gerçektende mükemmel bir yazı olacaktı işte. Neyse sağlık olsun diyelim ve yolumuza devam edelim.

7 Yanıt to “~Rüyamdaydı Şairler Sultanı~”

  1. ............... said

    Mustafa Kemali en ağır şekilde eleştirenlerden birisi Sultan Vahdettinin kendisiydi. 1861 in başlarında doğdu ülkeden ayrıldıktan sonra 1926 da italyada vefat etti. sonrasında şeyhülislam Mustafa Sabri efendi yerden yere vuruyordu mustafa kemali. Osmanlıya ettiği oyunları yazarak. düşman işbirlikçisi ingiliz kuklası olduğunuda anlatarak. sonra 1879 doğumlu rıza nur belaltıda vurarak en ağır şekilde her rezilliğini döktü Kemal paşanın.yurt dışına kaçsada M.Kemal ölünce döndü. 8 eylül 1942 de öldü. sabataycı komşusunun öldürdüğü iddia edildi. sonrasında sonraki nesilden olan Necip Fazıl tek parti diktası döneminde korktuğu için ancak 1950 lerde eleştirmeye başladı. oda seviyeli. korkudan. yinede dava açıldı hakkında. birde aynı dönemlerin insanı nihal atsız eleştiriyordu. Necip Fazıl 1983te Atsız 1975 te öldü. en cesurca eleştirenlerden biriside Kadir Mısıroğlu hoca idi. 1933 doğumlu mısıroğlu 50 li yıllardan 2019 da ölene kadar rezillikleri ortaya dökmeye devam etti. sonraki nesilden Mustafa Armağan şubat 1961 doğumlu.çok kaliteli tarihçi olmasına rağmen sınırlı kaldı eleştirisi koruma kanunları sebebiyle. Mustafa Kemali kendi döneminde kendi zorbalığı inönü dönemindede CHP zorbalığı koruyordu zaten. heykellerine saldırılıyor diye 1951 de çıkarılan koruma kanunları halen daha sürüyor. kimi koruyor bu kanunlar 82 yıl önce ölen bir sabataycıyı. Mustafa Bakın Necip Fazıl küçücük çocukken bile eleştirilemiyordu mustafa Kemal. çünkü 1909da bile sabataycı kutsalıydı. 1951 den itibaren koruma kanunları korumaya başladı. peki Mustafa Kemali hatırlayan kaldımı ülkede. hayır. neyi, kimden koruyorlar o halde. Türkiyeyi kurmuş. Türkiyeye birşey diyen yokki. ülkemiz bizim. Bakın kadir Hoca 86 yıl yaşadı. Ömrü mustafa kemal baskısı altında geçti hapisten başka kurşunda yemiş. oda geldi geçti dünyadan. Mustafa Armağan 1961 li ve bu sene çıkınca artık oda yaşlılık döneminde kaç nesil geçmiş mustafa kemal baskısı altında.
    Bakın dönmelere ait bir gazetedinde yayınlanan şiire
    Hala seni anıyoruz
    hala seni arıyoruz
    Biz yokuz hiç yaşamadık sanki
    hala sana yanıyoruz,

    Bu günde başı dumanlı dağlarımın
    bu günde ufuklarım sisli puslu
    Diz boyu yoksulluk yolsuzluk
    ahlaksızlık rezillik
    içte bölücülük bölücülük dışta bölücülük
    bu günde irtica yobazlık çağdışılık
    Çökmüşüz dizüstü atatürküm
    senden yardım diliyoruz

    işte şiir bu.adam öleli sittin seneyide seksen seneyide geçmiş hala Allah yerine koyuyorlar. düşman işbirlikçisi bir yahudi kökenli faniye tapan islam düşmanları ayaklanmasın adına 30000 gün önce ölmüş olan birisi hakkındaki koruma kanunları bu gibiler sebebiyle kaldırılamıyor. dünyanın neresinde görülmüş böyle bir baskı. necip fazılın ömrü Mustafa Kemal baskısıyla geçti. sonraki nesil olan Kadir Mısıroğlunun ömrü aynı baskıyla geçti. 2050 yılı bitmeden evvel kalkmaz bu baskı ne demek bir sonraki nesil olan Mustafa Armağan ve onun emsali neslin ömrüde bu baskıyla geçecek demektir.
    o kadar bizden olsaydı herkes severdi. balkanlı dönmelerden işte. bize yabancı. bende yunanistandaki yönetimi bir şekilde ele geçirsem astığı astık kestiği kestik davranır gıkı çıkanı ipte sallandırır korkudan biat edenede heykellerime boyun eydirirdim. hemde bütün yunanistanın her yerinde. neden çünkü o topluma düşmanımda ondan. dininide kültürünüde değerlerinide yıkar geçermiydim hemde nasıl. çocukmu kandırıyorsunuz. Osmanlıdan kurtardı bizi. ama Osmanlı biziz gerçeğini değiştirmez bu durum.

  2. .......... said

    anladım

  3. tarihe sahip çıkmak said

    Tuzla aydınlı köyunde çalısıyorum 81 gunluğune girdım 51 gun kaldı Oralar 1952 ye kadar Gebzenin köyu idi Aydınlının 1935teki nufusu 656 simdi Tuzlanın mahallesi belki onbini çok asan nufusu var İse gider iken köyden geçiyorum 2 katlı Osmanlı mimarisinde bir okul var yuzkusur yıllık Hemen anladım burası Necip Fazıl Kısakurekin(19O4-1983) babası Gebze savcısı iken okuduğu okul Sordum dogru çıktı Simdilerde halk eğiim merkeziymis herhalde Onarım görmus Tarihe sahip çıkmak ne guzel değilmi Gebze bölgesindeki bu tur binalar hep zamana yenik dustu

  4. cevap said

    Sırpsındığı savaşı diye bir savaş olmadığı 1371 de yapılan Çrrmen savaşına Osmanlı devletinin verdiği isim olduğu açıklanmıştı bundan 15 sene evvel. Zafer Osmanlının idi.
    1596 Haçova savaşı şeyhülislamın ve ulema tayfasının çabasıyla yenilgi iken sadece Avusturyaya gibi gözüksede bütün Orta Avrupaya karşı zafer olarak çıktı karşımıza. O dönem Irak, Suriye, Filistin Arabistan yarımadası, Afrikanın yarısı, Kuzeykaradeniz, Kafkaslar, İranın batısı Balkanlar Macaristan bize aitti. Tamam yazılar bitsin artık.

  5. NFK said

    Necip Fazıl Kısakürek. Edebiyat konusunda 20. yüzyıla damgasını vurmuş bir kişilik. İyi bir şair, iyi bir tarihçi, güçlü bir fikir adamı. Davasının yılmaz savaşçısı. Aramızdan ayrılalı yaklaşık 30 sene olmuş. Allah gani gani rahmet eylesin.

  6. irem said

    @N-f-k

    İyi de, eleştirinin “dozunu” olduğundan farklı yapan kimse maske takıyordur. Daha mı doğru şimdi bu?? Hem, eleştiriler yapıcıdır. Herkesin küçük de büyük de olsa ihtiyacı vardır. Çünkü kimse mükemmel değildir. Filan… Uzatamicam şimdi amaan.. Anlayana sivrisinek saz.

  7. n-f-k said

    O arkadaş acele ile yazmış belli 🙂 Ama güzel yazmış. Eleştrilerinizde dozu biraz kaçırmışssınız gibi geliyor bana free stand.

Yorum bırakın